15 Mayıs 2012 Salı

Türk Kültür ve Sanatı


GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE TÜRK KÜLTÜR VE SANATI

Kervan yolu üzerinde yaşamaları ve ayrıca kültür katmanlaşması açısından yoğun bölgelerde yerleşmiş olmalarından dolayı Türk toplulukları, kültür iletişiminde açık bir yapıya sahiptir. Bu yapı sürekli kendini yenileyen sanat bileşimlerinin oluşmasına neden olmuştur.

Türklerde, toplumdaki ekonomik ve sosyal yapı, değiştikçe özellikle mimaride sürekli bir kültürel ve teknolojik değişim görülür.

Dokuma, deri, kerpiç, toprak ve ahşap gibi ilkel yapı malzemesi kullanmış olan göçebe toplumu, kültürel ve teknolojik gelişmeye kendi katkısını da ekleyerek yeni sanat anlayışları, kültür anlayışları ortaya koymuştur. İslam dini, mimarlık dışında diğer sanatlara da değişim getirmiştir.

Mimarlıkta, Anadolu’nun Türkleşme ve İslamlaşma süreci içinde ele geçirilen yerleşmelerde var olan yapı potansiyelinden yararlanılmıştır.

Kısa bir süre sonra cami, medrese, türbe, kümbet, kervansaray, hamam gibi yapı türlerinin en güzel örnekleri vermişlerdir.

1557 yılında Kanuni Sultan Süleyman tarafından Mimar Sinan’a yaptırılan Süleymaniye Camii, İstanbul’daki Osmanlı Mimarisi’nin en güzel örneklerinden biridir. Camide mihrap çinileri, köşelerde narçiçeği ve bitki süslemeleri, minber köşesindeki kabartma süslemeler, cami kapıları ve pencere kenarlarındaki fildişi ve sedef kakmalar, sanat şaheseridir.

1253 yılında Selçuklular zamanında yapılmış olan Çifte Minare olarak da adlandırılan Hatuniye Medresesi, 26 m yükseklikte ve üzeri çinilerle süslü iki minareye sahiptir. Medresenin ortasındaki avlunun etrafında 38 odası bulunmaktadır. Bu medrese Erzurum’da yer alan önemli tarihi, kültürel eserlerimizden biridir.

Türbe mimarisinin en güzel örneklerinden biri de Mimar Sinan’ın Şehzade Mehmet için yaptığı türbedir. Mimar Sinan, türbenin dış cephelerinde elde ettiği tesiri, iç kısımlarda da aramış ve erişilmez güzellikte bir atmosfer meydana getirmiştir. Duvarlar tamamen çinilerle kaplanmış pencereler alçıdan yapılmıştır. Bu eser eşsiz çinileriyle devrinin en mükemmel örneklerindendir.

Mimaride sürekli ileriye dönük olan bu bikrim ve gelişim 16. yüzyılda Türk mimarisinin evrensel nitelik kazanmasına temel oluşturmuştur. Daha sonraki dönemlerde sivil mimarlık, Osmanlı Saray Mimarlığı da gelişmiş, köşkler, halk konutları ve evler inşa edilmiştir.

Topkapı Sarayı’na, Bab-ı Hümayun adı verilen tören kapısından girilmektedir. Saray alanı içerisindeki köşkleri, hamamları, kitaplıkları, mescitleri, medreseleri, fırın ve mutfakları, çeşme, havuz, sarnıç, hastane, silahhane, darphane, harem gibi yapıları ve odaları ile ayrı bir şehir havasındadır.

Topkapı Sarayı’ndaki çeşitli fetihlerin anısına aynı isimlerle inşa ettirilmiş köşklerin, iç süslemeleri, çini kaplamaları, ağaç ve taş oyma işçilikleri ile fildişi sedef kakma sanatları en üst düzeydedir. Bugün müze olan Topkapı Sarayı’nda, Osmanlı dönemi çini, cam işçiliği, seramik, etnoğrafik ve İslami eserlerle, fetihlerde ele geçirilen silah, taht, hazine gibi ganimetler ve hediyeler, zırh, miğfer, kılıçlar ve tüfeklerle, saltanat eşyaları sergilenmektedir.

 Yöresel farklılıklar ve farklı malzeme kullanılmasına rağmen Anadolu Konutu belli ortak özellikler taşır. Genelde konut iki kattan oluşur. Zemin kat sokağa kapalıdır. Yaşama mekanları sokağa ve pencerelerle dışa açılan birinci kattadır. Odalar hayat olarak nitelendirilen, bahçesi açık orta mekana açılır. Oda içinde ocak, dolap, duvar nişleri, sedir yer alır.

Bu geleneksel mimari İstanbul’da, batı mimarlığının çeşitli biçimleriyle biçimlenmiş, büyük ahşap konak ve yalılar yapılmıştır. Sivil mimari de diğer yapı türü köprüler.

Türk mimarisi bezeme sanatı ile zenginleşmiştir.

Bezeme öğeleri; tuğla, alçı, taş, çini, ahşap, cam ve madene uygulanmıştır.

Bezeme: Geometrik, bitkisel, figür ve yazı olmak üzere dört grupta toplanmıştır. Kültürümüzün belki en önemli öğelerinden biri de geleneksel evlerimiz, konaklarımız ve bize özgü olan görünümüyle sokaklarımızdır.

 Küçülen dünyada sanat ve kültür alışverişinin, etkilenmenin kolay ve hızlı olması ile yeni ve çağdaş ürünler verilmektedir. Ancak anıtsal değer ve nitelik taşıyan sivil mimarlık ürünleri olan evlermizin korunması gerekmektedir.



Bazı Sanat zenginliklerimiz;

Ø      Cilt Sanatı

Ø      Minyatür Sanatı

Ø      Hat Sanatı

Ø      Düz Dokuma Sanatı

Ø      Ahşap Sanatı

Ø      Yaygı Sanatı

Ø      Seramik Sanatı

Ø      Cam Sanatı

Ø      Anadolu İşleme Sanatı



MİLLİ KÜLTÜR ÖĞELERİMİZ

                Her millet dili, gelenek ve görenekleri, inançları, ahlaki değerleri ve sanat anlayışı ile milletlerden ayrılır. Milletlerin kendine özgü örf ve adetleri, giysileri, bayramları, edebiyat ve sanat eserleri vardır. Bu nedenle kültür ve milletin kimliğini oluşturur. Milleti oluşturan bireyler farklı özelliklere sahip olsalar da bu ortak kimliğin izlerini taşırlar. Ayrıca sahip oldukları kültür öğelerini gelecek nesillere aktararak milli benliklerini yaşatmaya çalışırlar.

Türk milleti zengin bir kültüre sahiptir. Misafire kahve ikram etmek, dini bayramlarda büyüklerin ellerini öpmek, hastaları ziyaret etmek, sünnet ve düğün törenleri yapmak milli kültür öğelerimizdendir. Ayrıca hepimizin evinde milli kültürümüz yansıtan eşyalar ve çeşitli nesnelerde vardır.

ü      Kahve

ü      Çeyiz           ‘de milli kültür öğelerimizdendir.


KAYNAKLAR

 Sınav Dergisi yayınları 4. Sınıf Tüm Dersler Nuran KÜÇÜKAKINCI (Sosyal Bilgiler) ANKARA 2005

 Tuna matbaacılık İlköğretim 4. Sınıf Sosyal Bilgiler Çalışma kitabı Sami TÜYSÜZ    ANKARA 2011



WEB KAYNAKLARI

Konuyla ilgili ayrıntılı bilgilere aşağıdaki web adreslerinden ulaşabilirsiniz…

Wikipedia

Msxlabs Forum

Türk Kültürü ve Genel Özellikleri

Türk Kültür Sanat- SEN






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder